Türkler Gayrimenkul Yatırımlarını Yurtdışında Yapmayı Tercih Ediyor

Türkler Gayrimenkul Yatırımlarını Yurtdışında Yapmayı Tercih Ediyor

Uzun vadede yurt dışından ev alıp orada yaşamak isteyen, çocuklarının eğitimi için ileriye dönük yatırım yapmak isteyen birçok Türk yurt dışında gayrimenkul satın alıyor. Bu eğilim Amerika ve Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz sonrasında daha da arttı. Yurtdışı projelerinde çok cazip ödeme seçenekleri veya perakende gayrimenkullerin zaman zaman çok uygun fiyatlara inmesi gibi kriterler, Türklerin yurt dışında yatırım yapma iştahını arttırdı. 2015’te bin Türk yurtdışına yatırım yaparken, 2016’da bu sayı 6 kat artarak 6 bine yükseldi.

 

‘Golden Vize’ programları, yatırımcıya cazip geliyor.

Yurtdışı gayrimenkul yatırımlarında görülen hızlı artışın bir sebebi olarak, yatırım amaçlı konut almayı düşünen kişilerin güvenli liman arayışları gösteriliyor. Genelde Türkiye’de kullandığı evi olan ve farklı bir ülkede ikinci bir ev almak isteyenlerin oluşturduğu kitlede yumurtalarını farklı sepetlere dağıtma eğilimi görülüyor. Bu anlamda, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerin sunduğu ‘Golden Vize’ imkânı yatırımcılara cazip geliyor.

500.000 Euro gibi değerlerde gayrimenkul yatırımı yapanların oturma izni almaya hak kazandığı programda Avrupalı olmayan vatandaşlara Schengen bölgesinde dolaşım serbestliği imkânı sunuluyor. Bu anlamda, Portekiz’in ‘Golden Vize’ programında geçirilen altı yılın sonunda vatandaşlık hakkı tanıması, diğer ülkelerin programlarıyla karşılaştırıldığında Portekiz’i bir adım öne geçiriyor. Aynı zamanda, Portekiz’in sunduğu vergi avantajları da yüksek vergi ödemek zorunda olan ülkelerin vatandaşları için de bir çekim alanı oluşturuyor. Yabancı yatırımcılar, programa başvurduktan sonra 10 yıl boyunca tüm bireysel vergi gelirinden muaf tutuluyor.

 

Türklerin ilgisi belli bölgelerde yoğunlaşıyor.

2016 yılının verilerine göre Türklerin ilgisi 5 ülkede yoğunlaşıyor. Yurt dışında konut satın almak isteyen Türklerin yüzde 51’i İngiltere’yi, yüzde 25’i Almanya’yı, yüzde 17’si Portekiz’i ve yüzde 7’si İspanya’yı tercih ediyor. Öne çıkan şehirler ise Londra, Berlin, Lizbon ve Barcelona. ABD’nin Miami şehri de ilgi gören bir diğer şehir olarak görülüyor. Bu veriler, dünyanın en cazip kentlerinin bir tablosunu oluşturan 2017 Alpha Cities Endeksi’yle de uyum sağlıyor. Raporda, uzun yıllardır cazibe merkezi olan Londra en üst sırada yer alırken Lizbon’un son dönemde artan ivmesi dikkat çekiyor.

 

Londra, tabloların başında geliyor.

Canlı bir kültür sahnesi, son derece iyi bağlanmış dört havaalanı, finansal olarak güvenli bir cennet ve birçok önde gelen üniversiteye erişim gibi özellikleriyle üne kavuşan Londra, 2017 Alpha Cities Raporu’nda en üst sırada yer alıyor. Dünyanın en zengin ailelerinin çoğuna ev sahipliğini yapan şehir son dönemde de her zaman olduğu gibi İngiliz ve uluslararası alıcıları cezbetmeye devam ediyor. Yatırımcılar için ziyaret etmek, sosyalleşmek, iş yapmak, tatil yapmak ve sunulan sayısız hizmetlerinden ve öne çıkan kültürel noktalarından yararlanabilmek için bir cazibe merkezi olmayı sürdürüyor.

Her ne kadar Londra en üst sırada olsa da, son birkaç yılda İngiltere’nin damga vergisi ve arazi vergisi oranlarındaki değişiklikler, birçok üst düzey alıcıyı caydırdı ve sonunda İngiliz sermayesinin lüks gayrimenkul piyasasını yavaşlatarak, yüksek değerli mallar üzerine ödenmesi gereken harçta büyük bir artışa neden oldu. Konut yatırım şirketi London Central Portfolio tarafından yayınlanan verilere göre, satış değerleri ve hacimleri geçen yıl düşüş gösterdi.

Buna rağmen, Londra cazibesinden pek bir şey kaybetmeyecek gibi görünüyor. Orta vadede daha düşük bir sterlin ve düşük faiz oranları sebebiyle, 2017 yılında Londra’da kaliteli lüks gayrimenkul segmenti için bir satın alma fırsatı olacağı anlamına geliyor. Bu anlamda Londra, iş hayatı, aile hayatı ve diğer yaşam tarzları için yenilmesi zor olan küresel bir kent olmaya devam edecek.

 

Lizbon, izlenmesi gereken nokta

Londra’nın başı çektiği listede Avrupa’nın diğer hiçbir şehri, Kuzey Amerika merkezlerini ağırlıklı olarak barındıran endeksin en iyi on noktası arasında yer alamıyor. Buna rağmen, Avrupa 17 konumla sıralamada en fazla temsil edilen kıta olarak görülüyor.

Belki de şaşırtıcı bir şekilde, bölgeyle ilgili bu sonucun ana sebebi kültür değil, işletme ve finans. Birçok Avrupa kentinde gayrimenkul para için iyi bir değer sunuyor, özellikle Stockholm ve Kopenhag gibi kuzey başkentlerinde iş yapma kolaylığı ve Lizbon’da milyonerlerin yararlanabileceği çekici ikamet koşulları bulunuyor.

Portekiz’in başkenti, özellikle küresel alıcılar arasında daha popüler hale gelecek gibi görünüyor. Hem 2017 Alfa Cities Raporu hem de Christie’s Uluslararası Gayrimenkul tarafından daha önce yapılan bir araştırmada da Lizbon, uygun gayrimenkul ve yabancı yatırım programlarının birleşimi için izlenecek bir şehir olarak seçildi.  Bunda, Avrupa dışı pazarı çeken Golden Vize, Portekiz’e taşınmak isteyen Avrupalılara yönelik vergilendirme programı, konuksever bir atmosfer, gelişen ve teknoloji odaklı ekonomi, mükemmel iklim ve kültürün büyük bir etkisi olduğu görülüyor. İnsanlar Lizbon’da, Avrupa’daki ve dünyanın dört bir yanındaki diğer ana şehirlere kıyasla çok daha düşük maliyetlere mükemmel yaşam kalitesi buluyor.